İSTANBUL – Yerel seçime 23 gün kaldı. Bu seçimin en merak edilen kenti olan İstanbul’da anketler AK Parti’nin adayı Murat Kurum ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmaya yakın olduğunu gösteriyor. Millet İttifakı’ndan ayrılıp, seçime ‘hür ve müstakil’ girme kararı alan İYİ Parti’nin adayı ise Buğra Kavuncu oldu. Buğra Kavuncu ile ittifaktan ayrılma nedenlerini, AK Parti ve CHP’ye eleştirilerini, yaptırdıkları anketlerde çıkan sonuçlara kadar pek çok başlıkta seçimleri konuştuk.
Kavuncu, hür ve müstakil kararlarının sokakta olumlu karşılandığını söylerken, az da olsa ittifakla devam etmeleri yönünde eleştirilerle de karşılaştıklarını belirtti. Kavuncu, AK Parti ile CHP’nin birbirine çok benzediğini, İstanbul’un sürekli birilerinin hırsının ve şehvetinin kurbanı olduğunu anlatarak, Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu’nu canlı yayında İstanbul projelerini konuşmaya davet etti. Söz Buğra Kavuncu’da…
‘DEĞİŞİMİN İTTİFAKLA OLMADIĞINI GÖRDÜK’
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na İYİ Parti’den aday oldunuz. Mayıs 2023 seçimlerine kadar ittifaklar siyaseti vardı. Bu karardan vazgeçtiniz. ‘Hür ve müstakil’ olarak seçime girmenin politik önermesi ne, bu geleceğe bir yatırım mı?
Biz bunu uzun süre tartıştık. İYİ Parti’nin aslında siyasi yelpazenin sağında yer aldığı düşünülen, merkeze konumlanma hedefi olan ama sol olmayan bir konumlanması var. Siyasi yelpazenin ya merkezinde ya da sağındayız. Sağ partilerde çok olmayan bir şeyi ısrarla yapan bir anlayış var partimizde. Bu tip konuları kapsayıcı ve geniş tabanlı uzun tartışmalarla değerlendiriyoruz. Bu konu 9 saat tartışıldı. Herkesin kendi açısından bir değerlendirmesi oldu. Ortak kanaat, benim de görüşüm olan; biz muhalefet eden partiyiz. Değişimin olmasını istiyoruz. Mevcut sistemle çıkmaza girildi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’yi iyiye götürmüyor. Yapmış olduğumuz ittifakın da amacı buydu, seçimi kazanmaktı. Türkiye’de bir iktidar değişimi istiyorsak bunun ittifakla olmadığını gördük. Güçlendirilmiş parlamenter sistem Türkiye için çok önemli. İttifaklar partilerin rengini solduruyor, sessizleştiriyor. İttifak ortaklığına dikkat etmek için insanlar kendi görüşlerinden imtina ediyorlar. Biz kendimizi ifade etmek istiyoruz. Rahatsız olduğumuz konularda daha rahat edebilmek istiyoruz.
‘ZOR OLANI SEÇTİK’
Genel siyasete dair faslı çok uzatmak istemem ancak bu çerçevenin dezavantajlarını konuştunuz mu? Her ihtimali kendi aranızda konuşmuşsunuzdur mutlaka. Ancak hür ve müstakil devam etme kararı olası bir oy kaybında İYİ Parti’nin geleceği açısından hangi kapıları aralar?
Verdiğimiz karar bizim için zor, bizi zorluyor da ancak kolay olmayan bir yola çıktığımızı biliyoruz. İttifakın devam etmesi bizim için daha kolaydı. Birkaç ilde, ilçede bizim lehimize adaylar ortaya çıkabilirdi.
Yani zor olanı seçtiniz.
Partimiz için zor. Bunun risklerini biliyoruz. Ülke ve memleket için faydalı olan budur. Yerel seçimlerin farklı dengeleri vardır. Genel seçimde tek aday kazanır diğer adaylar kaybeder. Yerel seçimler böyle değil.
Fakat bu seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’a özel bir ilgisi var. Bu seçim biraz İstanbul seçimi olarak öne çıkıyor.
İstanbul hep böyleydi. Yaşım itibariyle 7 yerel seçim hatırlarım. Her yer önemlidir ancak İstanbul hep çok konuşulur. İstanbul’un bugün iştirakleriyle beraber 15 milyar dolara yakın bütçesi var. Buna yaklaşan başka bir kent yok. Dolayısıyla çok konuşulur. Almış olduğumuz karardan memnun olan bir kesim var, millet. Sahaya çıktığımda beklediğimden çok daha az soruyla karşılaştım. Yani neden böyle bir karar aldığımızla ilgili. Bize “Olması gerekeni yaptınız” dendi.
Tersi oldu mu?
İttifakı keşke bozmasaydınız diyenler oldu elbette ancak sayıları çok az. Büyük kitle doğrusunun bu olduğuna inanıyor. Cumhur İttifakı’ndan, iktidardan bıkmış, rahat şekilde bir yerlere oy atmak istiyor. Bize daha büyük bir sempatiyle yaklaşıyorlar.
‘ANKETLERDE 8,2’Yİ GÖRDÜK’
Her parti herkesin oyuna taliptir ancak metropollerde CHP ile İYİ Parti tabanı kesişiyor. Her iki partide de kentli seküler bir küme var. Oylarınız Murat Kurum kazanmasın diye CHP’ye gidebilir. Bir takım anketler yapılıyor. Sizin sahaya inmenizle beraber 4,7’lik bir puanınız olduğu ölçülüyor. Anket yaptırdınız mı?
8,2 var, 4 var. Anket konusu dikkatli irdelenmesi gereken bir konu. Son bir hafta kala yapılan anketler mühimdir. Ondan öncekiler iner, çıkar. Diğer adaylara göre bizim tanınırlığımız, imkânlarımızdan ötürü onlar kadar görünmüyoruz. Bu oran düşüktü biraz yükseldi ve oy oranına da yansıdı. İlk aday olduğumuzda yapmış olduğumuz anketlerin 2-3 puan üstündeyiz. Kendimizi anlatıp ifade ettikçe oylarımızın arttığını görüyoruz. AK Parti ile de CHP ile de kalın çizgilerle ayrıldığımız yerler var. Tanınırlığımızla beraber bize olan teveccüh artacak, görüyoruz.
‘KAYNAKLARIMIZ RAKİPLERİMİZ KADAR GENİŞ DEĞİL’
Geçtiğimiz günlerde basınla bir araya gelmiştiniz ve Murat Kurum ile Ekrem İmamoğlu afişleri yüzünden gökyüzünün görünmediği serzenişinde bulunmuştunuz. Size izin mi verilmiyor, siz neden afiş asmıyorsunuz? Çünkü görünmeyen bir Buğra Kavuncu var. O konuşmanızdan sonra özellikle sizin afişlerinizi gözlemlemeye çalıştım.
Kaynağımız diğer rakipler kadar geniş değil. Afişlerimiz parçalandı. Seçime iki, üç hafta kala bunları yaygınlaştırmak istiyoruz. Yırtılır, parçalanır diye bunları son haftalara bırakıyoruz. Ancak Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu kadar görsellik yakalama imkânımız yok. Biz elimizden gelen imkânları zorlayarak mümkün olduğunca görünür olmaya çalışıyoruz. Bir de sosyal medya girdi hayatımıza, o da çok önemli. Sadece konvansiyonel bakmamak lazım.
Peki, izin ve engellenme meselesi var mı?
Afiş çalışması yaptık. Belli ki birileri rahatsız oldu. Bir afiş çalışması yapıp önce AK Parti’ye sonra CHP’ye göndermemizi kimse beklemesin. Biri iktidar diğeri belediye başkanı. Benim yaşadığım hoş değil. Demek ki tek bir taraf despot değil. Anti demokratik uygulamalar demek ki tek bir tarafta olmuyor. Bir de delikanlı gibi çıkıp “Ben bunu astırmıyorum kardeşim” demiyor. Ajans belediyeye, orası iktidara top atıyor. Biz yaptırmış olduğumuz afişi astıramadık. Sorumluların biri Saray biri Saraçhane biri de ajanstır.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN VAZİFE ALMAYANLAR BİZE ‘İSTANBUL’U ANKARA’YI KAYBEDERİZ’ DİYEMEZ’
“Biz kimseye kazandırma-kaybettirme hesabı yapmıyoruz. Kaybedersek kendimiz için üzülürüz” dediniz. AK Parti’nin İstanbul’u kazanması durumunda toplumsal muhalefette tekrar bir geri çekilme ve umutsuzluk oluşabilir. Bununla ilgili sorumluluk hissediyor musunuz?
Ben o sorumluluğu yeterince yerine getirdiğimizi düşünüyorum. 14 Mayıs seçimlerinde herkes bizden kazanabilecek adayı oraya oturtmamızı bekledi. Ben sokakta yürüyemiyordum. Seçimlerden bir yıl önce bu soru sorulduğunda, isim vermiştim. İki isim duyuyorum birinin adı öne çıkıyor. Gittik “Bu vazifeyi alın” dedik. Bize “Kemal Bey’in adaylığını istiyoruz” dediler. Bu fırsatı kaçıranların, buna cesaret edemeyenler “Yapmayın, etmeyin İstanbul’u Ankara’yı kaybederiz” diyemez. Bana göre Türk milletinin menfaatinden daha önemli bir şey olamaz. Onların siyasi hayatına güle oynaya devam etme hakkı var. “Biz kendi adımızla sandığa gideceğiz” dedik. Bize bu iki kişinin ve etrafındakilerin bu konuda hesap sorma ya da bize yüklenme hakkı hiç yok. Sanki kendileri ülkenin kurtarıcısı gibi ülke elden gidermiş gibi davranmasınlar. Ben asla çekilmem. Bu kararı ülkem için aldım. Artık sizi korkutmalarına inanmayın. Aman efendim bir grup “Belediye kazanılırsa PKK su sayacı okuyacak” diye korkuttu. Bir grup da “Bunlar gelirse şeriat gelecek” diye korkuttu. Kendilerine korkunç bir konfor alanı yarattılar. Biz bunu bozduk. Yandaş medyadan linçe varan girişimler görüyoruz. Bu iki kutuplu yapının dağılması için eylemsel bir tavır gösteriyoruz. Ülke ikinize mecbur değil.
‘BUGÜN BEKLEDİĞİMİZ SONUÇ OLMAYABİLİR’
Bu aynı zamanda uzun soluklu bir yolcuk galiba değil mi?
Bugün bunun karşılığı bizim beklediğimiz gibi inşallah olacak ama olmayabilir. Fakat doğruluğuna iman ettiğimiz bir kararı gittiği yere kadar götürme kararlılığındayız.
Beklediğiniz potansiyel ortaya çıkmazsa İYİ Parti’nin geleceğiyle ilgili öngörünüz ne?
Geleceği çok iyi olacak partimizin. Biz büyük bir boşluğu dolduruyoruz. İhtiyaç duyulan bir alanı kapsıyoruz. Anlaşıldıkça daha iyi olacak. Parti içi mekanizmaların iyi çalışmasıyla bunu anlatacağız. Pratikte bunu insanlar görür. Biz AK Parti’den ve CHP’den farklıyız. Son 25 yıldır ülkeyi yönetenlerin birisi iktidarda birisi belediyelerde. Biz hem devletin hem toplumun çok güçlü olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda hassas olunması gerektiğini söylüyoruz. Bu iki partinin birinde öteki, ötekinde de biri var. Bir taraf devleti önemseyip milleti, hakları unutuyor. Öteki taraf da kişisel hak ve hürriyetleri önceleyip devleti zaafiyete uğratacak tavırlar içinde oluyor.
‘ALENİ İTTİFAK VAR’
Kent uzlaşısından mı bahsediyorsunuz, örnek verir misiniz?
Devlet Anadolu coğrafyasında çok önemli. Devleti güçlü tutacağım diye kişisel hak ve hürriyetleri yok sayamazsınız. Mesela Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı yok sayamazsınız. Öteki tarafa geldiğimizde, evet kişisel hak ve hürriyetler önemli. Terörle mücadele eden güvenlik kuvvetlerini zaafiyete uğratacak bir cümle, tavır kabul edilemez. “Helikopterden Türk askeri insanları attı, katletti” görüyoruz. Bunu orduya mal edemezsiniz, ordu hepimize lazım. CHP’nin içinde hata yapan yok mu, İYİ Parti’nin içinde eksik ya da hatalı davranan yok mu? Bütün bir gruba bunu mal edemezsiniz. Ordumuzun, askerimizin, polisimizin mücadelesinde onu zaafa uğratacak hareketlerden uzak durmak gerek. Aleni olarak bir ittifak var. Bakıyoruz belediye meclis üyeliklerinde bir sürü DEM Partili meclis üyeleri var. Doğru mu değil mi bilmem ama Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlayan kişiler var.
‘İYİ Kİ İTTİFAK YAPMAMIŞIZ’
Araştırdınız mı?
Araştırmadım ancak duyuyoruz. Bu doğruysa bizim açımızdan kabul edilemez. İyi ki ittifak yapmamışız dediğimiz şeyler bunlar. (AK PArti ve CHP’yi kastederek) Bu iki parti kök itibariyle sadece bugün değil geçmişte de böyleydi. Bu konuda bagajları hep dolu.
‘DEM PARTİ’YE OY VERENLERLE DEĞİL DEM PARTİ’NİN GÖRÜŞLERİYLE SIKINTIMIZ VAR’
2019 yerel seçimlerinden mayıs 2023 seçimlerine gelene kadar da bahsettiğiniz çerçeve geçerliydi. O dönem İYİ Parti de Millet İttifakı içerisinde yer alıyordu. Sizce çelişki yok mu?
Çok farklı iki şey. Ben il başkanıydım. Biz CHP ile belediye meclis üyelikleriyle ilgili listeleri beraber hazırladık. Bizim bildiğimiz ve duyduğumuz hiçbir isim olmadı. Zaten olsaydı ittifak olmazdı. DEM Parti’ye oy veren, gönül vermiş vatandaşlarımızla ilgili bir ithamda bulunmuyorum. Onları farklı bir yere konumlandıracak bir şey de söylemiyoruz. Kurumsal olarak DEM’in görüşleriyle ciddi sıkıntılarımız var. Herhangi bir ittifaka biz hiçbir zaman müsaade etmedik. Şimdi diyorlar ki “Kandil şuraya oy verin” demiş. Kandil yarın “AK Parti’ye de oy verin” diyebilir. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. Hatta 2019’da HDP bizim aday çıkardığımız her yerde aday çıkarttı. Biz ittifak yapmadık.
‘İMAMOĞLU’NU DESTEKLEDİLERSE BİZ NE YAPABİLİRİZ’
Fakat İstanbul’da aday çıkarılmamıştı.
HDP’nin İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmaması kendi tercihiydi. Aynı HDP, Dolmabahçe, Oslo mutabakatlarını yaptı. Bizim orayla aramızdaki farklılık çok net. Birlikte bir şey yapmayız. Aynı masanın etrafında oturmayız veya birlikte belediye meclis üyesi listesi yapmayız. O gün İBB’de aday çıkartılmadı İmamoğlu desteklendi. Ben ne yapabilirim? Bu bizim talebimiz mi? Bu ittifak yaptığımız anlamına gelmez.
DURSUN ÖZBEK RANDEVU VERMEDİ
Murat Kurum’un Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’le verdiği fotoğrafa tepki göstermiştiniz. Sonrasında randevu alabildiniz mi ne oldu?
Bir gelişme olmadı. Orada net bir tavır var. Hatta o çıkışı yaptığımız için dengelemek için İmamoğlu’na randevu verildi. Biz Beşiktaş ile görüştük. Fenerbahçe’den randevu talebimize olumlu yanıt geldi. Bir vakfın, birliğin, sanayi odasının şu kararına saygı duyarım; “Seçim sürecinde hiçbir adayla görüşmeyeceğiz.” Ya da spor kulübü olarak “Adayların hepsinin sporla ilgili vaatlerini dinlemek istiyoruz…” bu doğrudur. Kötü olan ise bir siyasi partinin adayını kabul etmenin ötesinde içli dışlı görüntü vermek, hatta “Siz İstanbul için bir şanssınız Murat Kurum” demek olmaz. Galatasaray içerisinde MHP’li, İYİ Partili, AK Partili, CHP’li insanlar var ben buna dikkat çekmek istedim.
En büyük rakip olarak kimi görüyorsunuz?
En büyük rakibim kendimim. (Gülüyor) CHP ve AK Parti birbirine o kadar benzemiş ki bunun cevabı çok zor. İkisi de benim en büyük rakibim. Depremle ilgili bir çözüm üretilememesinin en büyük sorumluları bunlar. Yarın deprem olsa en büyük sorumlu AK Parti ve CHP’dir.
Sokakta duyduklarınız arasında deprem kaygısı var mı?
Çok duyuyorum. Milyonlarca doları konser, bağış, yardım vs. gibi yerlere harcıyorlar. 600 bin konutun 60-70 bin konutu depreme dayanıklı hale getirilebilir. Son 30 yılda belediyenin harcama kalemlerini yazalım. Birlikte oturup, bunu yapmayabilirdik, şunu yapmayabilirdik diyelim. Emin olun İstanbul’da deprem sorunu 8-10 yılda çözülmüş olurdu. Parasızlıktan dolayı insanlar çaresizce tabutların içinde yaşıyor. İstanbul, birilerinin hırsının ve şehvetinin kurbanı oldu. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Belediye başkanı olursam beni 5 yıl sonra mutlu edecek tek şey yapabildiğim oranda deprem riskinden İstanbul’u kurtarmak olacak.
Genel politika konuşuluyor hep. Sataşmalar oluyor. Seçim beyannameleri yayınlandı. Projeler öne çıkmıyor. Diğer adaylarla bir canlı yayında sadece plan, proje konuşmak ister misiniz?
Hemen. Her ikisine de çağrı yapıyorum. Günü, zamanı, yeri onlar belirlesin İstanbul’u konuşalım. Üçümüz bir araya gelelim 2053 vizyonunu kamuoyuyla paylaşalım. İstanbul dünyanın en güzel kentlerinden biri olacak. Bir İngilizden daha fazla yeşile sahip olacak, bir Japondan daha az deprem korkusu yaşayacak ve bir Almandan daha az trafikte süre geçirecek İstanbul’u yaratalım. Yazalım, altına imza atalım kimse seçilirse bunu yapsın. İstanbul birilerinin siyasi hırslarına kurban edilecek yer değil.